
1669 yılında Paris'teki Osmanlı İmparatorluğu Büyükelçisi, Kral XIV.Louis'in sarayında toplanan yüksek sosyeteye kahve ikram etti. Fakat, kral kahve içmek istemedi, sıcak çikolatayı tercih etti. Böylece kahve içmek Paris'in sosyeteleri arasında moda oldu. Paris'te 1686 yılında Le Procope adlı ilk kahvehaneyi Sicilyalı Francesco Procipio de Coltelli açtı.

Garsonları çalıştıran ilk kahvehaneler İngiltere'deydi. Güzel bir yerde oturup iyi servis almak isteyen müşteriler "TIPS" (To Insure Prompt Service), yani "Bahşiş", yazan teneke kutuya para atarlardı.
Zamanla, bazı kahvehanelere giden insan kesimi biraz değişti. Kahvehanelere daha çok entelektüeller, tüccarlar, bankacılar ve sanatçılar gitmeye başladı. İngiltere'de kahvehanelerin en popüler zamanlarında, onlara "Kuruş Üniversiteleri" deniyordu. "Bir adam bir ayını kahvehanede geçirerek kitaplardan daha çok bilgi toplayabilir" diyorlardı. Kahvenin fiyatı ise sadece bir kuruştu.
Lonra'da 1675 yılında Kral II.Charles kahvehanelere yasak getirdi. Çünkü, onları devrim yatağı olduğunu düşündü. Fakat, halk anında tepki verdi ve yasak sadece 11 gün sürdü.
18. yüzyılda Avrupa'da kahve sevgisi patlaması oldu. 1715 yılında Fransızlar kahveyi (üretim amaçlı) Yeni Dünya'daki sömürgelerine götürdüler. İngiltere'de kahve fiyatları yükselince tüketimi azaldı. Bunun üzerine, The British East India Company (İngiliz Doğu Hindistan Şirketi) çay ithalatı üzerine yoğunlaştı.

Hollanda'da kahve tarihi diğer ülkelere göre çok farklı. Çünkü, Hollandalılar kahveyi meşrubattan çok, ticaret malı olarak görüyordu. 17. yüzyılın sonlarında Hollandalılar kahve bitkisini Yemen'den kaçak bir şekilde sömürgelerine götürdüler.
Hollanda'da ilk kahvehaneler 1660'lı yıllarda açıldı. Zengin dekorasyona, sıcak ortama ve yeşil bahçelere sahip bu yerler, Avrupa'daki diğer kahvehanelerden çok daha farklıydı. Özellikle, finans bölgelerinde yer aldılar. Tüccarların ve finansçıların toplantı yaptıkları yerler olarak bilinirdi.