27 Nisan 2017 Perşembe

Avrupa'da Kahvenin Tarihi

  17. yüzyıla kadar Avrupa'da kahve neredeyse hiç bilinmiyordu. Kahveyi ilk öğrenenler Orta Doğu'ya giden Avrupalı gezginler idi. Bu gezginler Avrupa'ya dönüp kahveyi anlattıklarında, kahveye büyük ilgi duyuldu. Avrupa'ya ilk kahve çekirdeklerini 1615 yılında Venedikliler getirdi. O yıllarda kahve, Venedik'te ve Marsilya'da biliniyordu ama ticareti yapılmıyordu.
  Avrupa'da kahve ticaretini başlatanlar İngilizler idi. Jacob (Yakub) adlı bir Türk Yahudi 1650 yılında Londra Oxford'da ilk kahvehaneyi açtı. 1652 yılına gelindiğinde ise Londra'da yüzlerce kahvehane açıldı ve hepsinin kendi müşterisi vardı. Avrupa'ya kahveyi ilk Venediklilerin getirmesine rağmen, Venedik'te ilk kahvehane 1683 yılında Caffé Florian adı altında açıldı. 17. ve 18. yüzyılda Londra'daki kahve dükkanların sayısı bugünkünden çok daha fazlaydı. Bulunduğunuz mevkiye en yakın kahve dükkanını bulmak için kavrulmuş kahve kokusunu ya da Türk cezvesi şeklindeki tahta işareti takip etmek yeterliydi.
  1669 yılında Paris'teki Osmanlı İmparatorluğu Büyükelçisi, Kral XIV.Louis'in sarayında toplanan yüksek sosyeteye kahve ikram etti. Fakat, kral kahve içmek istemedi, sıcak çikolatayı tercih etti. Böylece kahve içmek Paris'in sosyeteleri arasında moda oldu. Paris'te 1686 yılında Le Procope adlı ilk kahvehaneyi Sicilyalı Francesco Procipio de Coltelli açtı.
  1683 yılında II.Viyana kuşatmasında Türkler bozguna uğrayınca bazı erzakları bırakarak kaçtılar. Daha önce Osmanlı'da yaşayan Polonyalı komutan Franz Georg Kolschitzky, Türklerin kahve stoklarını onun için bıraktıklarını iddia edip onları aldı. Ardından Viyana'da ilk kahvehaneyi açtı. Daha sonra kahve tortusunu filtreleyerek kahveye süt katıp tatlandırdıktan "Viyana kahvesi" adını verdi.

  Garsonları çalıştıran ilk kahvehaneler İngiltere'deydi. Güzel bir yerde oturup iyi servis almak isteyen müşteriler "TIPS" (To Insure Prompt Service), yani "Bahşiş", yazan teneke kutuya para atarlardı.
  Zamanla, bazı kahvehanelere giden insan kesimi biraz değişti. Kahvehanelere daha çok entelektüeller, tüccarlar, bankacılar ve sanatçılar gitmeye başladı. İngiltere'de kahvehanelerin en popüler zamanlarında, onlara "Kuruş Üniversiteleri" deniyordu. "Bir adam bir ayını kahvehanede geçirerek kitaplardan daha çok bilgi toplayabilir" diyorlardı. Kahvenin fiyatı ise sadece bir kuruştu.
  Lonra'da 1675 yılında Kral II.Charles kahvehanelere yasak getirdi. Çünkü, onları devrim yatağı olduğunu düşündü. Fakat, halk anında tepki verdi ve yasak sadece 11 gün sürdü.
  18. yüzyılda Avrupa'da kahve sevgisi patlaması oldu. 1715 yılında Fransızlar kahveyi (üretim amaçlı) Yeni Dünya'daki sömürgelerine götürdüler. İngiltere'de kahve fiyatları yükselince tüketimi azaldı. Bunun üzerine, The British East India Company (İngiliz Doğu Hindistan Şirketi) çay ithalatı üzerine yoğunlaştı.

  Prusya'ya kahve 1675 yılında getirildi. İlk kahvehaneler 1679-1680 yıllarında Hamburg, Bremen ve Hanover'de açıldı. Başlarda kahve, soylu içeceği kabul ediliyordu. Orta ve alt sınıflar kahveyi 18. yüzyılın başında içmeye başladı. Kahvehaneler erkeklerin alanıydı ama orta sınıfın kadınları kendi kahvehanelerini açtılar. 1775 yılında Frederick The Great, "ülkenin zenginliği tüketildi" iddiasıyla kahve ithalatını yasaklamaya çalıştı. Kahve tüketiminin "iğrenç" olduğunu söyleyerek insanları bira tüketmeye çağırdı.

  Hollanda'da kahve tarihi diğer ülkelere göre çok farklı. Çünkü, Hollandalılar kahveyi meşrubattan çok, ticaret malı olarak görüyordu. 17. yüzyılın sonlarında Hollandalılar kahve bitkisini Yemen'den kaçak bir şekilde sömürgelerine götürdüler.
  Hollanda'da ilk kahvehaneler 1660'lı yıllarda açıldı. Zengin dekorasyona, sıcak ortama ve yeşil bahçelere sahip bu yerler, Avrupa'daki diğer kahvehanelerden çok daha farklıydı. Özellikle, finans bölgelerinde yer aldılar. Tüccarların ve finansçıların toplantı yaptıkları yerler olarak bilinirdi.